ÜLKÜ OCAKLARI BAŞKANI TBMM’DE DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ZULÜMLERİ DİLE GETİRDİ
Olcay Kılavuz’un 15 Kasım 2018 Genel Kurulu Konuşması
YouTube’de Videosunu izleyin …
Konuşmamın başında 74 yıl önce Stalin tarafından vatanlarından sürgün edilen Ahıska Türklerinin acılarını canı yürekten paylaşıyorum. Ebediyete irtihal eden soydaşlarımıza Allahtan rahmet, yaşayanlara da hayırlı ömürler niyaz ediyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 35. yıl dönemini kutluyor, kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Türklüğünün liderlerinden doktor fazıl küçük ile kahraman Türk askerlerinin aziz hatıralarının önünde saygıyla eğiliyor, rahmet ve minnetle yad ediyorum, Gazilerimize de sağlıklı ömürler niyaz ediyorum.
21 yüzyıl her ne kadar barış özgürlük ve insan hakları kavramlarının en çok kullanıldığı bir dönme olsa da işin aslı hiç de böyle değildir. Bugün hâlâ dünyanın çeşitli bölgelerinde acımasız etnik katliamlara şahit olunmaktadır. Yemen’de, Somali’de, Sudan’da, Afganistan’da, Suriye’de Irak’ta, Filistin’de Myanmar’da ve Doğu Türkistan’da yaşanan olaylar, ne yazınki insanların içine düştüğü vicdani sefalet ve zilleti gözler önüne sermektedir. Masumlar sahipsiz, zalimler pişkin, dünya ise kör ve sağır rolünü oynamaktadır. Birleşmiş milletler tarafından hazırlanan raporları ciddi alan yoktur. Sanki tüm dünya el ele vermiş bunca caniliği tiyatro izler gibi izlemektedir. Emperyalizmin acımasız, vahşi ve bir türlü tatmin olmayan iştahı, günden güne kabarmakta, mazlumların feryatları yeri göğü inletmektedir
Günümüzde doğu Türkistan dünyanın en büyük açık hava hapishanesi konumundadır.
Ülke, yerden göğe kadar adeta çelik perdelerle kapatılmış dünyadan takmaman izole edilerek zulmün işkencenin her türlüsünün denendiği katliamların ve toplu soykırımların uygulandığı, mazlumların figanının ölümlerle kesildiği fani dünyanın adeta bir cehennemine dönüştürülmüştür.
Çin yönetimi 2017’den beri ülke genelinde kurduğu yüzlerce kampta en az bir milyon Müslüman Uygur, kazak, Kırgız soydaşlarımızı hukuksuz bir şekilde baskı, zulüm, işkenceler altında tutmaktadır. Küçücük körpe Müslüman Türk yavruları anne babalarından koparılmış kamplara kapatılmıştır.
Çin yönetimi ikiz ve kardeş aile uygulaması alçaklığıyla Müslüman türkün namus ve onuruna hayasızca saldırmakta ve Çinli devlet memurların evlerinde bir aile bireyi gibi birlikte yaşamaya mecbur bırakmaktadır. İffetli Türk kızları Çinli erkeklerle baskı, zulüm, tehdit ve şantajla zorla evlendirilmektedir.
Türkiye’ye seyahat eden başta olmak üzere umre yahut hac farizası için kutsal topraklara seyahat eden soydaşlarımız da maalesef tutuklanmaktadır. Ailesinden ve yakınlarından birisinin yurt dışında olması da tutuklanma sebeplerindendir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile evlenen Uygur Türklerinin Türkiye’ye dönmesine müsaade edilmemektedir. Müslüman Türkler dini inançlarını ve milli kimliklerini inkara zorlanmaktadır. Çince bilmediği için Türkçe konuşanlar cezalandırılmaktadır.
Aileleri toplama kamplarına atılan çocukların yakınları tarafından himaye edilmesine izin verilmemektedir.
Türklerin sürekli gözetim ve kontrol altında tutularak yaşantılarının izlenebilmesi için sokaktan caddeye her taraf kameralarla donatılmış, çipli telefonlar marifetiyle her hareketleri gözetim altına alınmıştır.
Türklerin kan ve DNA örnekleriyle bedensel özellikleri, kişiye özel sağlık bilgileri zorla alınarak veri bankasına aktarılmaktadır.
Çin halk cumhuriyeti yönetimine şu çağrıda bulunmak istiyoruz:
Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk soykırımını derhal durdurunuz. Çin ana yasası ve sözde özerk bölge yasalarıyla Türklere verileceği vadeliden temel insan hakları, Çin vatandaşlarına tanındığı gibi Müslüman Türklere de tanınmalıdır. Eğitim merkez adı altındaki toplama kampları kapatılmalı ve tutuklu olan soydaşlarımız serbest bırakılmalıdır. Doğu Türkistan Türklerine konulan haberleşme ve seyahat yasakları bir an önce kaldırılmalıdır.
2014’ten beri Çin zindanlarında tutulan Uygur Türklerinin vicdanı İlham Tohti bir an önce serbest bırakılmalıdır. Dış işleri bakanlığımızın doğu Türkistan meselesine kayıtsız kalmayacağını ve bu konuda gerekli diplomatik girişimlerde bulunacağını temenni ediyorum.
Rahmetli başbuğumuz Alparslan Türkeş beyefendinin ifade ettiği gibi “Nerede bir Türk var ise orası bizim ilgi alanımızdır. Dünyanın nesrinde mazlum garip soydaşımız, din kardeşimiz var ise her birinin derdiyle dertlenmek, sevinciyle mutlu olmak hepimizin boynumuzun borcudur.”
Doğu Türkistanlı soydaşlarımız asla yalnız değildir. Al bayraktan gök bayrağa selam olsun. Yaşasın haklı Doğu Türkistan davamız. Yaşasın hiçbir güç önünde eğilmeyen soydaşlığımız. Yaşasın büyük Turan ülkümüz. Yaşasın yüce Türk milleti.