Ailem Nerede ?
Benim adım Hidayatullah Niyaz Ruzi, Adresim 20.Grup 2.Köy, Beştüğmen Köyü, Aksu Şehri.
Ben 2012 yılında Eşim Aytillah Saidullah ile okumak için Mısır’a geldik ve orada evlendik. 2016 Haziran’a kadar Mısır’da El- Ezher Üniversitesi’nde birlikte eğitim aldık. 2016 yılın Nisan ayında, Eşimin memleketi Atuş’tan polisler aradı (eşimin cep numarasını ailesi aracılığıyla bulmuşlar) ve eşimin memlekete geri dönmesini söylediler. Eşimin final sınavı yaklaştığı için polislerden sınvadan sonra döneceğine izin istedi. Polisler de izin verdiler ve anne babasını ziyaret edip tekrar geri dönebileceğini ve sadece eşimle bir söhbet etmek istediklerini söylediler. Eşim de 20 Haziran 2016, sınavlarını bitirip memlekete döndü.
Biz Mısırdayken okulda derslerimizin yoğunluğundan dolayı başka işlere de karışmamıştık hem Mısırdaki Uyghur öğrenciler kendi eğitimiyle meşgul Çin’e karşı hiçbir eylemde bulunmamıştı. Çin’in Mısırdaki konsolusu organize eden programlara katılır ve erken mezun olup ülkemize dönüp halkımıza hizmet etmenin hayalını kurardık.
2017 temmuzde eşimle beraber aynı ucakla ülkemize gidip, yaz tatilinden sonra Mısıra geri dönen kardeşlerden aldığım habere göre eşim havalımana inince polislar tarafından gözaltına alınmış. Yani polislerin sadece söhbet edeceğiz dedğinin bir tuzak olduğununu, eşim daha ülkemize dönmeden onun kimliğinin kodlamışlar, kendi memleketinden başka şehirlere çıkmasının yasaklandığını öğrendim.
Eşim Aytilla memleketi Atush şehrine döndükten sonra polisler tarafından siyasi eğitime mecbur tutulmuş, bu seferki eğitimin ne kadar sürdüğünü öğrenemedim ama arada onunla iletişim kurma şansım olduğunda, kendisi polislerin ilk defaki siyasi eğitimde eşimin fikrinde değişiklik olmadığını söyleyerek siyasi eğitime davam etttirdiğini söylemişti.
Eşim ülkemize dönerken hamileydi. 2 şubat, 2017 oğlumuzu doğurdu. 2017 mart aylarında Doğu Türkistan’da yürütülen çetin baski ve keyfi tutuklama daha farklı boyuta girmişti. Eşim daha yeni doğum yaptığı için o sefer tutuklanmadı ama acı olanı eşimin yerine Atush 2.Nolu Orta okulunun emekli öğretmeni kayınbabam Saydullah Hüsen’i tutuklamışlar. Kayınpederim 10 senedir şeker hastasıydı. O günlerde hastanede tedavi oluyordu.Eşimin doğumu yaklaştığı için hastaneden erken çıkmak zorunda kalmıştı. Kandaki şekeri ancak insulin kullanarak idare etmeye çalışıyordu. Polisler kayınpederimi tutukladıktan sonra onun şeker hastalığının tedavisi için gerekli insulin kullanmasına izin vermemiş, üstelik eşimin söylediğine göre ta kayınpederemin durumu ağırlaşıp bayılıp yıkılana kadar hastaneye götürülmesine izin vermemiş. Burdan anlaşılan ise Çin hükümetinin öyle bir rezil niyeti varki, amacı uygurları her türlü şekilde yok etmektir. Yoksa yıllardır Çin hükümetinin kurallarına uygun bir şekilde hizmet etmiş ve talebe yetiştirmiş sağlık durumu iyi olmayan bir emekli öğrentmene neden böyle davranılıyor? Neden bile bile durumunun kiritik olmasına rağmen sağlığı için çok önemli olan ilaçlarını kullanmasına izin vermiyor?
Ben çok kısıtlı imkanlarla eşimle iletişim kurmaya çalışıyordum. O bana 2017 yılında, kendisi yeni doğum yapmış olduğu için şuan kampa götürülmediğini ama ilgili kurumların yeni doğan oğlumuz 1 yaşa girdğinde eşimi kampa götüreceğini söylemişti.
Ayrıca eşimin sağlığı iyi değildi, kalp kirizinden dolayı 2011. yılında Tıp Üniversitesi 2 Nolu Hastanede kalp ameliyatı geçirmişti, ancak ameliyet pek de işe yaramamıştı. Şimdi onun sağlığından çok endişeliyim. 2018 yılından beri iletişimim tamamen kesildi, hiçbir şekilde haber alamıyorum. Doğduğundan beri daha koklayamadığım 2 yaşındaki oğlum Imran ile 6 yaşındaki kızım Ghufran nerede bilmiyorum. Şuanki durumları hakkında herhangi bir bilgim yok.
Ben kendi memleketim Aksudaki ailemle 2016’dan beri iletşimim kesilmişti. Ama yakında aldığım habere göre 70 yaşlarında babam Ruzi Akniyaz ve 40 yaşlarındaki abim Tuniyaz Ruzi bir kaç senedir kayıpmış, kampta mı ya da hapiste mi ? Nerede olduğunu kimse bilmiyormuş.
2019 yıl sonu, Şöhret Zakir, son dönemlerde gündeme gelen milyonlarca Uyghur halkının keyfine göre tutuklanıp insanlık dışı işkencelere maruz kalan ve Çin’in sözde “Meslek eğitim kampı”olarak kılıf uydurduğu nazi kamplarındaki kardeşlerimizin 90% mezun olduğunu açıklamıştı. Halbuki sadece ben değil,bütüm Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz hala ailesinden haber alamıyorlar ve hapishanedeki, kamplardaki kardeşlerinin durumunu öğrenemiyorlar. Son haberlere göre Amerikada “Uyhur insan hakları yasa” tasarımı onaylandı. Ben burada Çin hükümetinden ailemin nerede olduğu hakkında cevap vermesini talep ediyorum hemde uluslararası ilgili makam ve kurumlardan ailemin Çin işkencesinden kurtulması için yardım etmelerini rica ederim.