ABD, Çin’in toplama kampları ve Uygurlara karşı yapılan “kültürel soykırım” ın peşine düştü
WASHINGTON – Çin hükümeti yıllardır Uygur nüfusu üzerinden devlet terörü yürütüyor ve şimdi ABD bu konuda bir şeyler yapmayı hedefliyor.
Başkan Trump’tan bu hafta Kongre üyelerin tamamının evet demesi sonucu kabul edilen Uygur İnsan Hakları Politikası Yasasını – imzalaması bekleniyor.
ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonuna (USCIRF) yeni atanan ve yasanın ABD kongresinde geçmesinde etkili rol oynayan Nury Turkel “Uygurların İnsanlık tarihinde, bu dünyada ilk kez yasal bir organ tarafından Uygur’un siyasi, ekonomik, sosyal ve dini haklarını korumak için önemli bir yasa tasarısı geçirmiş oldu.” diyor.
O CBN News ile yaptığı röportajda yine “Bu yasa ile Uygur kanunu yürürlüğe girdikten sonra, Hükümet Çin’deki dini ve etnik azınlıklara zulmetmekten sorumlu Çinli yetkililerin peşine düşerek ,uluslararası Magnitsky kanunuyla yaptırımlar uygulamaya yönlendirilecek.” diye konuştu.
2017 bahardan beri Çin, Çin’in işgal altındaki Uygur bölgesinde yaşayan Uygurları, uluslararası gözlemcilerin günümüzde toplama kampları olarak adlandırdığı yeniden eğitim kamplarına aktarıyor.
Uygurlar Çin’de etnik bir azınlık. Çoğu İslam dinine inanıyor. Son yıllarda, Çin komünist rejimi, özellikle Hıristiyanları ve Müslümanları hedef alan inançlı insanlara karşı aşırı derecede düşmanlık besliyor.
Turkel yine “Uygurları ve diğer dini azınlıkları öz inançlarını kınamaya zorluyorlar, Uygurları Çinlilere ait geleneksel ve dini inanç olmayan bir yaşam biçimine geçmeye veya benimsemeye zorluyorlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanının imza atmasını bekleyen tasarı, devletin ilgili kurumları Uygur bölgesindeki insan hakları ihlali ile ilgili detaylı rapor hazırlamasını talep ediyor, özelikle toplama kampında tutulan Uygur ve diğer millet kişilerin net sayısını tahmin etmekte var. Turkel’e göre Uygur bölgesindeki toplama kamplarında üç milyon kişi iradesine karşı tutulduğu tahmin ediliyor.
O yine ABD vatandaşı olarak bu kanun “Devletim iyi bir iş çıkardı” diye konuştu.
Turkel aslında kendisi hapishane kampında doğan ve dini inancına olan baskılara maruz kalan, bunları iyi anlayan bir Uygur Müslümandır.
O “Çin’de gerçekleşmekte olan bu işler günümüz modern çağındaki kültürel bir katliamdır” diye konuştu.
“Bir hükümet rejimi, etnik kökenleri ve dini inançları nedeniyle kadınlarını ve çocuklarını hedef alan bir etnik grubu toplu olarak cezalandırdığında kültürel soykırım olarak tanımlanır.”
Geçen yıl, Çin hükümeti binlerce gözaltına alınan Uygurları “mezun etti” ve toplama kamplarından fabrikalarda köle olarak çalışmaya götürdü.
Raporlar, Nike, Calvin Klein ve Apple gibi Çin’de faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinin doğrudan Uygur tutukluları zorla çalıştırıldıkları tedarikçilerden elde ettiği kaynakları kullandıkları şüphesine yer verilmiştir.
USCIRF, Uygur ve diğer Müslümanların sömürülmesi o kadar sistematik hale geldiğine inanıyor: ABD gümrük yetkilileri Uygur bölgesinde üretilen tüm malların zorla çalıştırmanın ürünü olduğunu varsaymalı.
Senatör Marco Rubio (R) ve Temsilcileri Jim McGovern (D) ve Jennifer Wexton (D) ‘dan oluşan millet vekilleri bu konuyu ele almak için kanun yasa oluşturdular.
Turkel “2020 yılda İnsanlar ibadet ettikleri, ne tür bir yaşam sürdüğüne ve ne tür insanlarla evlendiklerine göre cezalandırılmamalıdır. Çin hükümeti Uygur kadınlarını teşviklerle ve hatta tehditlerle etnik Çinli bireylerle evlenmeye zorluyor “dedi.
Din özgürlüğü savunucuları Çin’deki Uygur Müslümanlarının kötü durumunun tüm inançlı insanları ilgilendirmesi gereken önemli bir konu olduğunu söylüyor.
Turkel yine “Kriz ortaya çıktığından beri, Hıristiyan topluluklardan, Yahudi topluluklarından muazzam ölçüde destek alıyoruz; ama eksik olan diğer inanç grupları. Onlar da konuşmalı. Kimse dini inancı yüzünden zulüm görmemeli, bu onlara Tanrı’nın verdiği bir haktır. İnsanlar alışkanlık yapabilmeli ve bu bir mahremiyet meselesi olmalı, hükümet ibadet eden ve dua eden insanların mahremiyetinde hiçbir zaman ticaret yapmamalı” diye konuştu.
Çeviren: İdikut
Kaynak:
