Aybike

Özet

On Dokuzuncu Yüzyılın 60’lı yıllarında Doğu Türkistan’da Çing Hanedanı’nın hükümranlığına karşı Uygur ve Dungan (Huiler) ayaklanmaları başlamıştır. Kısa süre içerisinde bölgede birçok mahalli hükümdar bağımsızlığını ilan etmiştir. Bölgeye yardım amaçlı gönderilen Hokand Hanlığı askeri komutanı Muhammed Yakup Bey 1965’te Kaşgar merkezli Yedişehir Hanlığı’nıkurmuştur. Bu hanlık Osmanlı arşivlerinde “KaşgarEmirliği” olarak kayda geçmiştir. Yakup Bey, dönemin süper güçleri olan Osmanlı Devleti, İngiliz İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası ile diplomatik ve ticari ilişkiler kurmuştur. Osmanlı Devletine tabii olmak istemiştir ve İstanbul’a heyet göndermiştir. Osmanlı Devleti, Yakup Bey’in biatını kabul etmiş ve ona “Emir” unvanı vermiştir. Yakup Bey, Sultan Abdülaziz adına hutbe okutmuştur. Ancak, 1758 yılından itibaren bölgede hükümdarlığını sürdürmekte olan Mançu Çing Hanedanı, Yakup Bey’i işgalci olarak görmüştür ve bölgeyi geri almak için 1876 yılında askeri birlik göndermiştir. Yakup Bey’in ani ölümünden sonra devlet parçalanmıştır ve Çing hanedanı bölgeye tekrar hakim olmuştur. 

Anahtar Kelimeler: Yakup Bey, Doğu Türkistan, Kaşgar Emirliği, Osmanlı Devleti, Çing Hanedanı

Giriş

Doğu Türkistan (Uygurca: شەرقىي تۈركىستان ,SherqiyTürkistan; İngilizce: East Turkestan: Çince: 东突厥斯坦; pinyin: Dōng Tūjuésītǎn), “Türkistan” yer isminden türetilmiş ve geniş anlamda Türkistan bölgesinin doğu kesimini tanımlamak için kullanılmıştır. “Türkistan” ismi Farsçadan gelmiştir ve “Türklerin oturduğu yer” anlamındadır. Türkistan tanımı IX ve X. yüzyıllardan itibaren Arapça ve Farsça kaynaklarda ortaya çıkmaya başlamıştır ve Ceyhun nehrinin ötesini tanımlamak için kullanılmıştır. Günümüzde batıda Hazar Denizi’nden başlayıp doğuda Altay Dağları’na kadar uzanan, güney sınırları Hindukuş Dağları, Kuzey sınırları Balkaş ve Aral gölleri olan geniş tarihi ve coğrafi bölgeye Türkistan denilmektedir. Bölge Türkistan Doğu ve Batı Türkistan olarak ikiye ayrılmıştır. Bugün, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın tamamı ile Kazakistan’ın büyük bir bölümünün dahil olduğu bölge Batı Türkistan, Çin’in idari sınırları içinde bulunan bölge ise Doğu Türkistan olarak anılmaktadır. Batılı tarihçiler arasında Türkistan tanımın bölgeye Ruslar tarafından verildiği tartışılırsa da, Afgan ve İran dillerinde kullanılması sebebiyle Türkistan kelimesi On Dokuzuncu yüzyılın bilimsel termolojisine muhtemelen İngilizler aracılığıyla girmiştir. Ruslar başlangıçta bölgeyi tanımlamak için Türkistan kelimesini kullanmıştır fakat daha sonra Türk halklarının Rusya’ya karşı birleşmelerinden endişe ederek bu kelimenin kullanılmasını istememiştir. Bunun yerine bölgedeki etnik gruplar arası farklılıklara vurgu yaparak, Kazak, Kırgız, Özbek ve Türkmen gibi terimleri kullanmayı tercih etmiştir. Günümüzde Türkistan için kullanılan “Orta Asya” terimi ise Batılılar ve Ruslar arasında farklı anlaşılmaktadır. Ruslar sadece eski Sovyet Rusya’sı sınırları içinde bulunan Türkistan topraklarına, yani bugünkü Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın tamamının ve Kazakistan’ın bir kısmının bulunduğu bölgeye Orta Asya derken, Batılılar Batı ve Doğu Türkistan’ı içine alan bölgeyi Orta Asya diye adlandırmaktadır. Ruslar, 11 Temmuz 1867’den itibaren işgal ettikleri Türkistan topraklarındaki vilayetler için Türkistan Genel Valiliği adlı bir idari birim kurmuştur. Doğu Türkistanlı aydınlar Batı Türkistan’daki gelişmeler sayesinde, 20. yüzyılın başlarından itibaren “Doğu Türkistan” ismini kullanmaya başlamıştır.

1884 yılına kadar Çinliler tarafından “Xiyu”(西域) adıyla tavsif olunan Doğu Türkistan, zikredilen tarihten itibaren Çince’de “yeni toprak” anlamına gelen “Xinjiang”(新疆)adıyla anılmaktadır. Bu terim, Uygurca Şincang(شىنجاڭ), Türkçe söylenişiyle Sincan, Avrupa’da bazen East Turkestan denilmekle beraber Sinkiang olarak telaffuz edilmektedir. Çinliler tarafından Doğu Türkistan ve çevresi için kullanılan “Batı Toprakları” anlamındaki “Xiyu” adı Han sülalesi devrinde (MÖ. 206 – MS. 220) daha çok Tanrı Dağlarının güneyinden kıvrılan yol üzerindeki Yü-men(玉门) batısındaki bölgeler için kullanıldığı görülmektedir. Esas itibari ile Çin kaynaklarının “Doğu Türkistan” hakkında bilgi verirken aslında İpek Yolu üzerindeki yerleri belirttikleri anlaşılmaktadır. Bugün, Doğu Türkistan terimi özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir idari bölgesi olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni (Çince: 新疆维吾尔自治区, Uygurca: شىنجاڭ ئۇيغۇر ئاپتونوم رايونى )göstermektedir.

Doğu Türkistan coğrafi konumu ve yeraltı kaynakları potansiyeliyle stratejik öneme sahiptir. Ekonomik olarak tarihi İpek Yolu’nun bölgeden geçmesi, Çin petrolünün beşte ikisinin bölgede üretilmesi, zengin altın ve bakır yataklarına sahip olması ve büyük miktarlarda yün üretilmesi bölgeyi ekonomik olarak farklı kılmaktadır. Çin’in yer altı zenginliklerinin yaklaşık dörtte üçünün bölgede bulunması, Tarım Havzası’ndaki petrol ve doğalgaz yatakları, Orta Asya’daki Eski Sovyet Türk Cumhuriyetleri’nden Çin’in doğu kesimlerine petrol taşıyan boru hattının bu bölgeden geçmesi Doğu Türkistan’ı Pekin açısından vazgeçilemez kılmıştır. Çin’in resmi verilerine göre, Doğu Türkistan’da kanıtlanmış kırk adet petrol ve doğalgaz sahalarında, 2 milyar ton petrol, 160 milyar metreküp doğalgaz bulunmuştur. Pekin hükümetinin 21 Eylül 2009 tarihinde yayınladığı “Xinjiang’in Kalkınma ve Gelişmesi” adlı beyaz kitaba göre “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin ,yıllık ham petrol üretimi 27 milyon 300 bin tona ulaşmıştır, doğal gaz üretimi ise 25 milyar 100 milyon metre küpü aşmıştır. Doğu Türkistan’da 118 maden türü tespit edilmiş, yüzden fazla maden ocağında demir, bakır, taş pamuğu, mangan, silisyum, kurşun, altın, gümüş ve krom gibi önemli madenler çıkarılmaktadır. Ekonomisi hızlı büyüyen Çin artan enerji ihtiyacını bir stratejik-güvenlik meselesi olarak görmüştür. 2010 yılında ABD’yi geçerek dünyanın en büyük enerji tüketicisi haline gelen Çin, her geçen gün artan enerji açığı nedeniyle bölgede petrol, doğalgaz ve maden kaynağı aramalarını hızlandırmaktadır.

Doğu Türkistan tarih boyunca Türklere vatan olmuş bir bölgedir ve nüfusun çoğunluğunu Uygurlar oluşturmaktadır. Daha sonra sırasıyla Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, ve Tatarlar gelmektedir. Bölgede Türklerin dışında Çinliler, Hui’ler yani Müslüman Çinliler, Sibeler, Donshanglar, ve Tacikler ile diğer küçük gruplar yer almaktadır. Doğu Türkistan’daki etnik gruplar bölgelere göre son derece farklılık göstermektedir. Çinli olmayan etnik grupların %61.18’i Doğu Türkistan’ın güneyinde yaşamakta ve bu nüfusun ağırlığını Uygurlar oluşturmaktadır. Güneydeki 5 şehrin tamamında Uygur nüfusu çoğunluktadır. Mesela Hoten şehrinde nüfusun %96.43’ü, Kaşgar Şehrinde %90.82’si Uygur Türklerinden oluşmaktadır. Çinliler ülkenin kuzeyine ve Tarım havzası’nın kuzeyindeki yeni yerleşim birimlerine dağılmalarının yanında tüm Doğu Türkistan’a da yayılmış vaziyettedir. Sincan Uygur Özerk Bölgesi sınırları içinde İli Kazak Otonom Oblastı, BörütalaMoğOl Otonom Oblastı, Bayıngulun Moğol Otonom Oblastı, Sanci Hui Otonom Oblastı ve Kısılsu Kırgız Otonom Oblastı Olmak üzere beş otonom oblastbulunmaktadır.

Pekin yönetimi bölgedeki Türk nüfusunu Çinliler lehine değiştirmek adına Han Çinlilerini Doğu Türkistan’a yerleştirme politikasını takip etmektedir. Bu politika bölgenin demografik yapısını etkilemekte, nüfusun yarısına yakını Uygur olmasına rağmen Han grubu Çinlilerin her yıl ortalama yüzde 8’lik bir artış göstermektedir. 1953 yılında bölge nüfusunun sadece yüzde 6’sını Çinliler oluşturuyordu, ancak 2000 yılında Han Çinlilerinin nüfus oranı %40’a ulaşmıştır. Aynı dönemde Uygurların nüfusu oranı %75’ten %45’e gerilmiştir. Demografik değişimin en yoğun hissedildiği yer bölge yönetiminin başkenti olan Urumçi olmuştur. Bugün Urumçi nüfusunun %75’ini Han Çinlisi oluşturmaktadır. 2008 yılındaki istatistik verilere göre, 2007 itibariyle bölgede Uygurların nüfusu 9,650,629, Han Çinlileri’nin nüfusu 8,239,245 iken, nüfusun 1,483,883’i Kazaklar, 942,956’ı Müslüman Çinliler olan Huiler oluşturmaktadır. Bölge nüfusun yarım milyon kadarı da aralarında Kırgız, Moğol, Tacik ve Özbeklerin Bulunduğu etnik gruplardan oluşmaktadır.

Türk tarihi, kültürü ve medeniyetinin en eski beşiği olan Doğu Türkistan’ın tarihi Hunlarla başlamıştır. Hun İmparatorluğu M.Ö 206 tarihinde bölgedeki kesin hakimiyetini oluşturmuştur. Doğu Türkistan tarih boyunca Çin ile Orta Asya ve Orta Doğu ve Avrupa arasındaki ilişkilerde tarih boyunca çok önemli bir stratejik rol üstlenmiştir. Coğrafi konumu, stratejik boyutu ve ipek yolu üzerindeki ticaret güzergahı olması itibariyle Doğu Türkistan, Türk devletleri, Çin’deki hanedanlar ve dünya devletleri için son derece önemli bir yere sahip olmuştur. Türkler başta olmak üzere Sasaniler, Tibetliler, Araplar, Moğollar ve Çinliler bu bölgeyi ele geçirebilmek için tarih boyunca birbirleriyle kanlı çatışmalara tutuşmuşlardır. Özellikle, İpek Yolu’nu kontrol altına almak isteyen Çin’deki çeşitli hanedan ve devletler, M.Ö. 206 ile M.S. 751 yılları arasında Doğu Türkistan’a tam 6 büyük sefer düzenlemişlerdir.  Her seferinde bölge halkının direnimleri ile karşılaşan Çinlilerin bu istila teşebbüsleri başarıyla geri püskürtülmüştür. Çin istilaları neticesinde zayıflayıp parçalanan Hun devletinin ardından Bumin Kağan 552’de Göktürk Devlet’ni kurmuştur, 555’te bütün Türkistan hükümdaları Bumin Kağa’nın idaresini kabul etmişler. Ancak Göktürk Devleti’nin ikiye ayrılmasını fırsat bilen Çinliler Türkistan’a hücum başlamıştır. Batı Göktürk Devleti’nin yıkılması neticesinde, TangHanedanı Doğu Türkistan’a hakim olmuştur. 10 yıl kadar Çin istilasına maruz kaldıktan sonra, 670 yılında bu bölgeden Çinlileri kovan Tibetlilerin elinde geçmiştir. 692’de Tibetliler çekilmemiştir ve Çin baskısı tekrar başlamıştır. II. Göktürk Devleti’nin hakanı KapağanKağan 699’da Doğ Türkistan’ı Çinlilerden Tekrar geri alınmıştır. Tang Hanedanı’nın 751 yılındaki son istila teşebbüsü Uygurlar, Araplar ve Tibetliler tarafından Talas ırmağı civarında hüsrana uğratılmıştır.

751 yılı bölgede İslam tarihi için de çok önemli olan bir olay gerçekleşmiştir. Arap-İslam ordularından destek alan Türk beylikleri, meşhur Talas Meydan Muharebesi’nde Çin Kuvvetlerini hizmete uğratarak, 751’de tekrar vatanlarını kurtarmıştır. Dünyanın iki büyük imparatorluğu olan Abbasiler ile Tang Hanedanı’ıkarşı karşıya getiren bu savaş, pek çok tarihçiye göre Türkistan’da hangi kültürün hakim olacağını belirtmiştir.Savaş sonucunda, Türkistan üzerinde tekrar uzun süreli Türk hakimiyeti sağlanmış ve İslam dini bölgede yaşayan Türk halkları arasında yavaş yavaş benimsemeye başlamıştır. Bu suretle Budizm’in revaçta olduğu pek çok Orta Asya toprağında Türkler İslamiyet’iyaymış ve Doğu Asya’da İslam ve Türk kültürünün ilk defa hissedilmesine vesile olmuştur. Çinliler Talas savaşından sonra 18. yüzyıla kadar yaklaşık 1000 yıl Doğu Türkistan topraklarından uzak durmak zorunda kalmıştır. Öte yandan, Doğu Türkistan’ın gerçek anlamda yerli milleti olan Uygurlar, 745’te Göktürklere son vererek, Ötüken’de Ordubalık’ı merkez yaparak kendi devletlerini kurmuştur. İlk Uygur kağanı Kutlug Bilge Kül iki yıllık hükümdarlıktan sonra 747’de ölünce yerine öğlu Moyencor kağan olmuştur. Moyençur, komşu Türk devlet ve halklarını kontrolü altına alarak ülkesinin sınırlarını batıda Siriderya’ya kadar uzatmış, Çin’e karşı yaptığı seferler sonunda Tang Hanedanı’nın her yıl vergi vermesini sağlamıştır. Uygurlar bu devrede, Çin İmparatorluğunu baskı altında tutarak, Çin sınırları içindeki Türklerin rahatça ticaret yapmalarını sağlamışlardır. Uygurlar devlet kurduktan sonra Çin’de An-Shi isyanı patlak vermiştir. Tang hanedanı bu dönemde eski gücünden uzak göründüğü için isyanı batırırken Uygurlara ihtiyaç duymuştur. Uygurlar da Çin ile ilişki kurmak için bu fırsatı çok iyi değerlendirmiştir. Ancak bu ilk Uygur devleti Kırgızların hücumuna uğramış, 840 yılında ortadan kaldırılmış, fakat Kırgızlar bu topraklarda Uygurlar gibi büyük bir devlet kurmaya muvaffak olamamışlardır. Bundan sonra kurulan Kansu Uygur Devleti (Sarı Uygurlar) ve Turfan Uygur Devleti belirli şehirlerde egemenliklerini sürdürmüşler ancak bölgenin etkili gücü olamamışlardır. 

Uygurların Doğu Türkistan sahasında 10. Yüzyılda Bilge Kül Kadir Han nezaretinde Kurdukları KarahanlıDevleti Sultan Satuk Buğran Han’ın İslamiyet’i kabul etmesiyle Türk Tarihindeki ilk Müslüman devlet olma niteliğini kazanmıştır. Satuk Buğra Han vasıtasıyla İslam dini Doğu Türkista’a girmekle kalmamış, Çin’e de nüfuz etmiş ve bu sebepten ötürü Çinliler başta Müslümanlara Hua-ho (Uygur) demişler, Müslüman ve Uygur ikiz mefhum olmuştur. Karahanlılar devri hem İslamiyet’in kabulü hem de kültürel manada ortaya konulan eserler münasebetiyle mühim bir dönemdir. Kaşgarlı Mahmu’tun “Divan-i Lugati’t Türk”, Yusuf Has Hacip’in“Kutadgu Bilig” kitapları gibi Türk Kültürünün şaheserleri bu devirde yazılmıştır.

Karahanılar Devleti’nin 13. yüzyılda yıkılmasıyla bölge hakimiyeti Karahıtaylar’ın eline geçmiş, fakat kısa süre sonra bölge Cengiz Han’ın hakimiyeti altına girmiştir. Cengiz Han’ın istila ettikleri toprakları oğulları arasında bölüştürmesi sonucunda Uygurların yaşadığı yerden Buhara ve Semerkan’da kadar olan topraklar ikinci oğlu Çağatay’ın payına düşmüştür. 14. asrın sonlarında bölge Timurlular’ın eline geçmiştir. O zamanlarda merkez kabul edilen Yarkent ve Kaşgartahtına mirza tayın edilmiştir. 16. Yüzyılda Doğu Türkistan’da Yarkand Saidiye Hanlığı Kurulmuştur. Timur’un beşinci kuşaktan torunu olan Sait Han tarafından kurulan bu devlet 17. yüzyıla kadar hüküm sürmüştür. Yarkent Hanlığının kurulmasıyla beraber bölgede istikrar sağlanmış ve iktisadi düzenlemelerin yanında diğer alanlarda da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Said Han’nın oğlu Abdurreşit Han zamanında, Kaşgar’da kurulan Hakaniye Medrese, Yarkent’te kurulan Ak Medrese gibi yüksek dereceli eğitim kurumları vasfını kazanmıştır. Yarkent Hakanlığının Kalmuklar tarafından yıkılmasından sonra 17. Yüzyılda devlet Hocalar tarafından ele geçirilmiş ve Doğu Türkistan 77 yıl boyunca Hocalar tarafından yönetilmiştir. Kalmuklar 1674’te Turfan, Urumçi ve İli bölgelerinde Cungariye Devleti’ni kurmuş, daha sonra bu devlet bölgenin güneyine de hakim olmuştur. Kalmukların hakimiyetindeki bu devir, Doğu Türkistan’a genel vali sıfatıyla 1757 senesindeki Çin işgaline değin hocaların hüküm sürdüğü bu bir devir olduğu için “Hocalar Devri” olarak adlandırılmıştır. Mançular zamanında Doğu Türkistan işgalini gerçekleştirip eski idare şeklini değiştirerek ülkeyi Çungarya ve Kaşgaryavilayetleri iki kısma bölen Çinliler işgali kalıcı kılmak amacıyla bir takım tedbirlere müracaat etmişlerdir. Yüz binlerce kişiyi sürgüne göndermek, Halkın malların müsadere edip bazı şehirleri yağmalamak, Doğu Türkistanlı Türkleri fakirleştirilmesi için değişik isimler altında vergiler getirmek yanında, Türk nüfusu azınlığa düşürmek ve buradaki Türkleri Çinli göçmenlere kontrol ettirmek amaçlı uygulamalar bunlardan sadece bir kaçını oluşturmaktadır. 16. yüzyılda coğrafi keşifler ve deniz yollarının keşfedilmesine rağmen, Doğu Türkistan üzerinden geçen İpek Yolu tarihteki stratejik önemini hiç kaybetmemiştir. 19. yüzyılda Ruslar ile İngilizler arasında Doğu Türkistan’ı kontrol edebilmek için ciddi bir rekabet baş göstermiştir. Türkistan’da patlak veren bu rekabet Batılı tarihçiler tarafından “The Great Game” yani “Büyük Oyun” olarak tanımlanmıştır.

1860lı yıllarında Doğu Türkistan genelinde ÇingHanedanının hükümranlığına karşı ayaklanmalar başlamıştır. Hoten, Kaşgar ve Kuça ardı ardına bağımsızlığını kazanmıştır. Kaşgar hükümdarı Sadık Bey, Cihangir hocanın Hokand’da yaşayan oğlu BuzurukHan’ı Kaşgar hükümdarı olarak görmek istemiştir. Hokand Hanı Hudayar Han 1864 yılında Buzuruk ile Hokand Hanlığı’nın komutanlarından Yakup Bey’i Kaşgar’a göndermiştir. Kısa süre sonra Buzuruk, Han ilan edilmiştir. Bölyece, daha sonraki Kaşgar Hanlığı’nınkurucusu olan ve Atalık Gazi unvanını alan Yakup Bey Doğu (Çin ve Uygur) kaynaklarında yer almaya başlamıştır. Ülkenin iç ve dış politikasını dengeli tutmak ve uluslararası arenada meşruiyet kazanmak için izlediği en önemli politikalardan biri Osmanlı Devleti’nin tabiiyetine girmek olmuştur. Bu şekilde, Osmanlı arşiv belgelerinde de kaydı geçmeye başarmıştır. Osmanlı ve Kaşgar hanlığı ilişkileri, karşılıklı mektuplar, Osmanlı’nın Kaşgar Hanlığı ve Yakup Beye sağladığı destekler, özellikle askeri yardımlar hakkında Osmanlı arşivlerinde birçok belge kayıt edilmiştir. Belgelerde Osmanlı Devleti’nin Kaşgar Emirliği ile münasebetlerine değinilmektedir ve Yakup Bey’in Osmanlı Devleti’ne tabi olmasından övgüyle bahsedilmiştir. Ancak, Çin kaynaklarında ve bir çok Uygurca yayınlarda Yakup Bey dıştan gelen işgalci ve zalim hükümran olarak tanımlanmıştır.

Bu çalışmanın amacı önceki çalışmalardan farklı olarak Osmanlı arşiv belgelerinde ve Doğu (Çin ve Uygur) kaynaklarında farklı olarak tanımlanan Yakup Han’ın gerçekte nasıl bir şahıs olduğu, neden iki kaynakta farklı olarak kaleme alındığı incelenmiştir. Bunun için, Yakup Han’ın neden Kaşgar’a gittiği, KaşgarHanlığının nasıl kurulduğu, neden Osmanlı’ya tabi olmak istediği, bunun iki tarafa kazandırdıkları, Kaşgar(Doğu Türkistan)’ın coğrafi ve siyasi konumu, KaşgarHanlığının kontrolü altındaki halk ve haritalar yardımıyla ele alınmıştır. Bu çalışmanın araştırma kısmında, Osmanlı arşiv belgeleri, Türkiye’de ve diğer ülkelerde yayınlanan Türkistan bölgesi ve Osmanlı arasındaki ilişkilere dair kitaplar, Çin kaynakları, Yakup Beyle ilgili Uygurca kitaplar esas alınarak, Osmanlı Devleti ve Kaşgar Emirliği ilişkileri ve Yakup Bey’in hayatına ışık tutulacaktır. Bu eserlerin başında, İngiliz yazar Demetrius Charles Boulger’ın The Life of YakoobBeg(Londra 1878) adlı eserini saymak gerekir. Eser Kaşgar Emirliği ve Yakub Han üzerine ayrıntılı bilgiler bulundurmakla beraber Osmanlı ve Kaşgarmünasebetlerine yeteri kadar değinmemektedir. Konuyla ilgili belli başlı eserlerden Kemal H. Karpat: Türkiye ve Orta Asya, Feyzullah Uygur: Doğu Türkistan Tarihi (1864 – 1884), Nuran Koltuk: Osmanlı Belgelerinde Doğu Türkistan, Mehmet Saray: Doğu Türkistan Türkleri Tarihi, Turgun Almas: Uygurlar ve Abduveli Ali: Bedevlet: Yangın Kaplayan Toprak eserlerini saymak mümkündür. 

Turkistan’ın Genel Durumu

On dokuzuncu yüzyılda, Batı Türkistan’da hüküm süren üç Müslüman hanlığı olan Hive, Hokand ve Buhara birbirleriyle mücadele içinde bulundukları için Çarlık Rusyası’nın işgal girişimlerine karşı bir birlik oluşturamamıştır. Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne mağlup olan Rusya, Kırım Savaşı yenilgisinin etkilerini azaltmak, topraklarını genişletmek ve ekonomik çıkarlar elde temek için Türkistan bölgesine yönelmiştir. HokandHanlığı’na bağlı Akmescid Kalesi 1853’te Ruslar tarafından ele geçirilmiş ve Rusların ilerlemesinin önünde bir engel kalmamıştır. Rusların hücumlarıyla Hokand’da yaşanan iç karışıklıkları fırsat bilen Buhara Emiri, Fergana üzerindeki eski bir anlaşmazlığı tekrar canlandırmıştır. Türk hanlıklarının tek bir devlet haline gelmelerini istemeyen Ruslar, işgal faaliyetlerine devam etmiştir. 1865 yılında Taşkent Rusların kontrolü altına girmiştir. 1868 yılında Semerkant de Ruslar tarafından ele geçirildikten sonra, Buhara Hanlığı’nın Rus himayesini kabul ettiği bir uzlaşmayla varılmıştır. Rusya, 1973’te Hive şehrini geçirmiş ve hanlığı kendi hâkimiyeti altına almıştır. Hokand Hanlığı Rusların nüfuzları altında varlığını devam ettirmiştir. Batı Türkistan’daki son Türk devleti olan Hokand Hanlığı iç karışıklıkları bahane eden Ruslar tarafından işgal edilmiştir ve 19 Şubat 1976’da ortadan kaldırılmıştır.Batı Türkistan’da bu gelişmeler yaşanırken, Türk dünyasının en doğu kısmını teşkil eden Doğu Türkistan coğrafyasında da büyük bir siyasi değişim yaşanmıştır. Doğu Türkistan’ın 1759’da işgal edilmesinden sonra, Çing Hanedanı egemenliğine karşı mücadelede önemli rol oynayan ve Doğu Türkistan’da direniş kuvvetlerini toplamaya çalışan hocalardan Burhanettin Hoca’nın oğlu Samrımsak, 1816 ayaklanmasından sonra Hokand’akaçmak zorunda kalmış ve1820 yılında orada vefat etmiştir. Onun oğlu Cihangir ise 1820’den beri bir kaçkez Kaşgar’a sefer düzenlemiş, ancak Hokand Hanlığı ile Çing Hanedanı arasındaki gizli anlaşmanın sonucu başarıya ulaşamamış ve Hokand’ta hapsedilmiştir. Mayıs 1826’de meydana gelen Fergana depremi sırasında kaçmayı başaran Cihangir Hoca, Haziran ayında Hokand’tan Muhammet Ali’nin 15.000 kişilik askerî birliğinin yardımıyla Kaşgar’ı ele geçirmiş ve Doğu Türkistan’ın sultanı olarak ilan edilmiştir. Ancak kısa süre sonra Muhammet Ali’yle yaşanan anlaşmazlık üzerine Hokand Ordusu Kaşgar’ı terk etmiştir. Bu gelişmenin ardından, Çinliler Şubat 1827’de 60.000 kişilik orduyla Kaşgar’a gelerek Cihangir’i mağlup etmiştir. Geri çekilmek zorunda kalan Cihangir, Alay Dağlarında esir edilmiştir ve 1828 yılında Pekin’de korkunç bir şekilde idam edilmiştir.

1815-1863 tarihleri arasında, Doğu Türkistan’daki yerli Türk halkları Çing Hanedanı’nın zulmüne karşı ayaklanmış ve bağımsızlıklarını kazanmak için gerçekleştirmiş oldukları faaliyetler neticesinde Gulca, Kuça, Urumçi, Hoten ve Kaşgar bölgelerinde kendi siyasi yönetimlerini kurmuştur. Bu gelişmelerde yüzyılın ortalarında Rusların Çin’in kuzeyine baskılarını artırmalarının da etkisi vardır. Keza Afyon Savaşı, Taiping İsyanı gibi karışıklıkların içinde olan Çin’in uç bölgelerindeki etkinliği de azalmaya yüz tutmuştur. 1864 yılında Doğu Türkistan’da Uygur ve Dunganlarınbaşlattığı geniş çaplı ayaklanma ile bölgedeki Çin egemenliği kesintiye uğramıştır. 1864 yılının sonbaharında Kaşgar’da Uygur Kırgız,ve Dunganlargüçlerini birleştirerek bir isyan çıkarmışlardır. Bu isyansırasında yaklaşık 3.000 atlı askeri bulunan Kırgızkomutan Sıddık Bey, Kaşgar’a vali olarak atanmıştır. Aralık ayında Doğu Türkistan’da siyasî durumununkarmaşık hal arz etmesine bağlı olarak Sıddık Bey, Hokand Ordusu Başkomutanı Alimkul’a bir elçilik heyetigöndermiştir. Sıddık Bey, Alimkul’dan, CihangirHoca’nın oğlu Buzuruk’u “han” olarak Hokand’tan Kaşgar’a yollamasını talep etmiştir. Sıddık Bey’ın talebi üzerine Alim Kuli, Cahangir Hoca’nın oğlu ve Vali Han’ın kardeşi Buzruk Hoca ve askeri komutan YakubBey’i birlikleriyle birlikte Kaşgara’a göndermiştir.

Yakup Bey’in Kaşgar’ Gelmesi 

Muhammed Yakub Bey, 1820’de Taşkent yakınlarındaki Pişkent’te doğmuştur. Babası kadı Pir Muhammed Mirza olsa da ona asıl nüfuzunu kazandıran annesi, Şeyh Nizameddin’in kız kardeşi olmuştur. Muhammed Yakub’un ilk yükseliş yıllarında nüfuzlu dayısının büyük rolü olmuştur. Muhammed Yakub, devrinin geleneklerine uyarak çocukluk yıllarını Molla olabilmek için sıkı çalışmalarla geçirmiştir. Bilahere bu mesleğin, hareket dolu yaradılışına uymadığını görmüş ve sonunda bırakmıştır. Tam bu sırada kız kardeşinin Taşkent Valisi Nur Muhammed Han ile evliliği gerçekleşmiştir. Yakup Bey, eniştesi Nur Muhammed’in yardımıyla Hokand Hanlığı ordusuna girerek hayatına farklı bir mecrada, askerî sahada devam etmiştir. Kısa zamanda kabiliyetini gösteren Yakup Bey, 1845’de Hokand hükümdarı olan Hudayar Han’a Mahram (Mabeyinci) tayin edilmiştir. 1853’de Akmescit’i Ruslara karşı başarıyla müdafaa eden Yakub Bey’in uhdesine, 1864’den itibaren Rusların Orta Asya’da yeniden ilerlemeleri üzerine Çimkent’in müdafaası verilmiştir. Yakup Bey, devlet kademelerinde hızla yükselerek Hudayar Han’ın dış ilişkiler memuru tayin edilmiştir. 1847 yılında evlenmiş, bu evlilikten üç oğlu olmuştur.Kumandan rütbesiyle Akmescit ve Çimkent’i Ruslara karşı başarıyla savunmasına rağmen Ruslar karşısında geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır. Çin işgaline karşı Kaşgar hükümdarı Sıddık Bey’in HokandHanlığı’ndan yardım istemesi üzerine Hokand hanı Alim Kul, Yakub Bey ile Büzürk Han Töre’yi 1000 kişilik bir orduyla bölgeye göndermiştir. Çing Hanedanı’na bağlı askerler, Yakub Bey ile Büzürk Han kuvvetlerinin 1865’de yaptıkları ilk hücuma karşı direnmiş ve püskürtmeyi başarmıştır. Taşkent Rusların eline geçtikten sonra bazı Hokand kuvvetleri Kaşgar’a gelerek YakubBey’e katılmıştır. Çinliler Yakup Bey’in daha güçlü ordusu karşısında yenilerek Kaşgar’ı terk etmek zorunda kalmıştır. Kaşgar hükümdarı Sıddık Bey öldürülünceBüzürk Han Kaşgar hanı ilân edilmiştir. Büzürk Han, halk arasında sempati kazanan Yakub Bey’i veziriazam mevkiine karşılık gelen kuşbeği makamına getirerek Hokand Hanlığı’nın tâbiiyetine girmiştir. Mayıs 1865’te Rusların Hokand Hanlığına saldırdığı sırada Alim KuliTaşkent’te ölmüş ve 7.000 kişilik birlikleri Kaşgar’asığınmıştır. Yakub Bey bu birliklerini de emir altına alarak Eylül 1865’ten itibaren Yarkand ve Hoten başta olmak üzere Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerini istila etmek için seferler düzenlemiştir.

Hoten’in Alınması

Yakup Bey’in 1865 yılında Hacı Padişah’ı etkisiz hale getirerek Hoten’i ele geçirmesi, onun Kaşgar’dakiitibarının daha da artmasını sağlamıştır. Ancak, Hoten’inişgali Çin kaynaklarında ve çağdaş Uygur literatüründe kanlı bir katliam olarak yansıtılmaktadır. Hotenli tarihçi Muhammed Alem tarafından kaleme alınan Tarih-i Kaşgar adlı esere göre, Yakup Bey şehri ele geçirmeden önce Hoten, Hacı Habibullah tarafından yönetilmekteydi. Yakup Bey, elçileri vasıtasıyla Hoten hakimi Hacı Habibullah’ı ziyaret etmek istediğini bildirmiştir. Ziyaret esnasında Habibullah ve oğlu Yakup hapsedilerek öldürülmüştür. Hoten halkı başlangıçta Yakup Bey’i tanımak istememiştir. Yakup Bey’in ordusu ile Hotenhalkı arasında şiddetli çatışmalar yaşanmış ve binlerce insan ölmüştür. Nihayetinde Hoten Yakup Bey’in hâkimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Uygur siyasetçi ve yazar Mehmet Emin Buğra, “Doğu Türkistan Tarihi” adlı eserinde Yakup Bey’in Hoten’i işgal etmesi sırasında uyguladığı katliamdan bahsetmiştir. Eserde Yakup Bey’in istilası sırasında Hoten’de 40 binden fazla kişinin şehit edildiği ileri sürülmüştür.

Kaşgar Hanlığı’nın Kurulması 

Bu gelişmelerden rahatsız olan Buzuruk han ile Yakup Bey’in arası açılmıştır. Kurban Ali Halidî’ninTevarih-i Hamse-i Şarkî adlı eserinde Yakup Bek’in, Kaşgar’a ulaştığı ilk günlerden itibaren han olma niyetini taşıdığı belirtilmektedir. Yakup Bey, 1866 yılında Buzuruk’u hapsetmiş ve ardından beraberinde bolca altın ve gümüş vererek onu hacca yollamıştır. Kısa süre sonra da, Sıddık Bey’i yanına çağırarak idam ettirmiştir. Sıddık Bey hakkında diğer kaynaklarda farklı bilgiler de verilmektedir. Hacı Yusuf tarafından kaleme alınan Cami’üt Tevarih adlı eserde Buzuruk ve Yakup Bey’in Kaşgar’a ulaşmasının ardından Kaşgar ahalisinden bir kişinin “Hocalar geldi, Kıpçakları kovmamız gerek!” diye bağırmasıyla halk, Sıddık Bey ve adamlarına saldırmış, çatışmaya Yakup Bey’in adamaları da katılmış ve Sıddık Bey yaralanmıştır. Yeni Hisar’a kaçan Sıddık Bey dağlardaki Kırgızları toplayarak yeniden Kaşgar’ıkuşatmış ancak başarılı olamayarak kaçmıştır. Yakup Bey, Buhara Emiri Muzaffereddin’e bir elçilik heyetini hediyelerle göndererek kazandığı başarılarının anlatılmasını istemiştir. Emir Muzaffereddin, bölgedeki gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirerek Yakup Bey’e “Atalık Gazi” unvanını takdir etmiştir.Yenihisar, Yarkent ve Hoten’i ele geçirmiş olan YakubHan fiili kuvvetine dayanarak bölgedeki yönetimi kendi eline almış ve ardından egemenlik sahasını Kuça, Turfan, Korla şehirlerine doğru genişletmiştir. Bu sırada, Yakup Bey 1867 yılında kendisini Kaşgar’nın yeni hanı olarak ilan etmiştir. Bu yeni devlet Türkçe kaynaklarda “KaşgarEmirliği” olarak geçmektedir. Doğu Türkistan’ın güneyindeki Tarım Havzası “Altı Şehir” anlamında gelen (Kaşgar, Yarkent, Aksu, Hoten, Üç Turfan, Kuça) “Altışehir” olarak adlandırılmaktaydı, Yakup Bey’in bölgede hâkimiyet kurmasından sonra “Korla” şehrinin de eklemesiyle “Yedişehir” denilmeye başlamıştır.Kaşgar, Hoten ve Kuça’daki bağımsız hükümdarları kendi yönetimi altında birleştiren Yâkub Bey, daha sonra Turfan ve Urumçi’deki Han Çinlisi ve Dunganlar’lamücadeleye girmiştir ve 1870 yılında onları Urumçi’denuzaklaştırmıştır. Bu sırada Çarlık Rusyası askeri birlikleri göndererek İli Sultanlığı’nı ele geçirmiştir. 1873 yıllında Yakup bey  İli ve Kumul dışında bütün Doğu Türkistan’ı egemenliği altına almıştır. 

Ruslar , İngilizler ve Osmanlı Devleti İle İlişkiler 

Yakup Bey’ın emirliği bölgenin geçmişteki hükümdarlarından farklı olarak hanedan kökenli değildi. İktidarın meşruiyetini halkın temel ihtiyacı olarak devem ettiren Yakup Han, kendi sınıflarına mensup olmadığından hocaların muhalefetine karşılık meşruiyetini başka yollardan elde etme yoluna gitmiştir.Tüccar grupları gibi belirli kesimlerin desteğine dayanan Yakup Bey, devrin büyük devletlerinden Rus Çarlığı, İngiliz İmparatorluğu ve Çing Hanedanı arasındaki rekabetlerden yararlanarak kuvvetini muhafaza etmeye çalışmıştır. İngiltere Hindistan işgalinin ardından Doğu siyasetine ağırlık vermeye başlamıştır. Britanya İmparatorluğu ile Çarlık Rusyasının Orta Asya’daki güç mücadelesi 1838’de İngilizlerin Pamir’e kadar ilerlemesi ve ertesi yıl Kandahar ve Kabil şehirlerini ele geçirmesiyle başlamıştır. Ruslar kuzeyden İngiliz sömürgelerine yaklaşmış, aynı şekilde İngilizler de güneyden Asya içlerine ilerleyerek Rusların muhtemel yayılma sahalarını tehdit eder hale gelmiştir. Bu durum iki devletin birbiri aleyhine politikalar izlemelerine zemin hazırlamıştır. Doğu Türkistan’da bağımsız bir Türk devletinin varlığı, Hindistan sömürgesi için Rusya’ya tampon olacağından İngiltere açısından son derece önemliydi. İngilizlerin ve Rusların dışında bölgeyle ilgilen, bölgeyi kendi toprağı olarak kabul eden ve Yakup Bey’i işgalci olarak gören Çing Hanedanı, Doğu Türkistan’ın elden çıkmasını engellemeye çalışmıştır. Çin’de yaşanan Afyon Savaşları ve Taipingİsyanı Çin ekonomisine zarar vermiştir. Çing Hanedanı, ekonomik getirisi yüksek bir bölge olan Doğu Türkistan’ı batıdan gelebilecek tehlikelere karşı tampon bölge olarak görmüş ve özel bir önem vermiştir. Yakup Bey’in Kaşgar’da Han olmasından önce ve hakimiyet zamanında Çing Hanedanı Doğu Türkistan’ı tekrar ele geçirmek için bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmiştir. Batı Türkistan’ Ruslar tarafından işgal edildikten sonra o bölgeden kaçanlar Kaşgar Hanlığı’nasağınmış, Yakup Bey de onları ordusunu güçlendirmek için kullanılmıştır. Yakup Bey, Doğu Türkistan’da idari birliği sağladıktan sonra hızla düzenli bir ordu kurma çalışmalarını başlamıştır.

Yâkub Bey konumunu sağlamlaştırmak ve meşruiyetini güçlendirmek için Osmanlı Devleti, İngiltere ve Rusya ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. 1965’te Doğu Türkistan’da ardı ardına askeri başarılar elde eden Yakup Bey, Rusların endişelenmesine ve Kaşgar’a karşı harekete geçmelerine neden olmuştur. Ancak Rusya doğrudan askeri müdahalede bulunmak yerine Yakup Bey ile ticaret anlaşmaları imzalama yolunu tercih etmiştir ve Yakup Han’ın onları düşman olarak karşısını alma istememesi nedeniyle bu amacına ulaşmıştır. 1868 yılında İngilizler ticari amaçla Kaşgar’aelçi göndermiş ve Yakup Han’ın dostluğunu kazanmaya çalışmışlardır. Bu dönemde Osmanlı-İngiliz yakınlığını bilen Yakup Bey bu teşebbüsü karşılıksız bırakmamıştır. İki taraf arasında 1872 yılında bir ticaret antlaşması imzalanmıştır. Bununla birlikte, Yakup Bey’in desteği asıl umduğu kuvvet hilafet makamını sahibi Osmanlı Devleti Olmuştur. Yakup Bey, Gerek hakimiyetinin meşruiyetini sağlamak, gerekse uluslararası arenada destek bulmak ve askeri ihtiyacını karşılamak amacıyla Osmanlı Devleti ile iletişime geçmiştir. Osmanlı Devleti’ne tabiiyetini bildiren Yakup Bey ile Osmanlı İmparatorluğu arasında coğrafyanın çok uzak olmasına rağmen samimi ilişkiler kurulmuş, sınırlı da olsa Yakup Bey’e yardımcı olunmaya çalışılmıştır.Türkistan’dakidiğer hanlıklara gereken desteği verememenin ıstırabı içindeki Osmanlı Devleti, Kaşgar Emirliği’ne yardım etmekten imtina etmemiştir. Bunda, Osmanlı Devleti’nin Asya siyasetinde etkin olmak istemesi ve Çin’in Osmanlı’ya doğrudan karşılık veremeyecek olması da etkili olmuştur.

Osmanlı Arşiv Belgelerinde Osmanlı-Kaşgarİlişkileri

Kaşgar’dan İstanbul’a ilk ziyaret 1868 tarihinde gerçekleşmiştir. Yakup Bey tarafından elçi olarak gönderilen yeğeni Seyyid Yâkub Han, Hokand Hanı Hudayar Han’ı ve Yakup Bey’i temsil etmiştir. SeyyidYâkub Han, Osmanlı Sültanı Abdülaziz Han’a HüdayarHan ve Yakup Bey tarafından gönderilen hediyeleri takdim etmiştir. Yakup Han ve Hudayar Han’a takdim edilmek üzere Osmanlı nişanları takdim edilmesini, numune silahlar ve askeri elbiseleri verilmesini istemiştir. Heyet ayrıca, dönüş yolunda gerekli olan yol masrafları ile Bombay hakimi ve Mısır hidivine hitaben tavsiyenameler talep etmiştir. Osmanlı Devleti, bu taleplerin karşılanması için padişah emri çıkarmıştır.

Daha sonraki süreçte, Hokand Rusya hakimiyetine girmiş ve Kaşgar Emirliği bölgedeki tek bağımsız Müslüman devlet olmuştur. Yakup Han, bölgede Rusya, İngiltere ve Çing Hanedanı arasında daha hassas bir denge politikası yürütmeye gayret göstermiştir. Yakup Bey, 1873’de Abdülaziz Han’a Seyyid Yâkub Han başkanlığında bir elçilik heyeti göndererek yardım ve himaye talebinde bulunmuştur. Seyyid Yakup Han, 16 Haziran 1873’te huzur-ı hümayuna kabul edilmiştir.Yakup Han Töre, görüşmede Yakup Bey’in mektubunu Sultan’a sunmuştur. Yakup Bey, Sultan’a biat ettiğini bildirerek Kâşgar Hanlığı’nın Osmanlı toprağı olarak kabul edilmesini istemiştir. Yakup Bey ayrıca, askeri malzeme ver askerlerinin eğitimi için uzman subayların gönderilmesi talebinde bulunmuştur. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz’in emriyle Osmanlı Devleti, Kaşgarordusunu eğitmek üzere subaylarla birlikte 1000 adet eski ve 200 adet de yeni yapı tüfek, 6 adet krupp topu, Kaşgar’da imal edilmek üzere kapsül ve barut imal aletleri vermiştir. Sultan, Yâkub Bey’e ayrıca mektup, mücevherli bir saat, murassa kılıç gibi hediyeler yollamıştır. Yardım götüren heyet, Suveyş kanalından geçerek İngilizlerin hakimiyeti altındaki Hindistan üzerinden Kaşgar’a ulaşmıştır. 

Arşiv kayıtlarına göre, Osmanlı Devleti Kaşgar’asilah ve mühimmat desteği ile birlikte bu silahların kullanılması ve askerlerin eğitimi için subayları da bölgeye göndermiştir. Ağustos 1873 tarihli bir belgede, hediye edilen top ve tüfeklerin kullanılması ve askeri eğitim vermek üzere gönderilecek iki iki mülazım-ı saniye verilecek harcamaların ödenmesinden bahsedilmektedir. Osmanlı Devleti Tarafından Yakup Bey’e ayrıca “Emir” unvanı verilmiştir. Kaşgar Hanlığı “taht-ı himayet-i saltanat-ı seniyyeye” girmiştir. YâkubBey Osmanlı Devleti tarafından kendisine verilen emirlik unvanının ilanı için bir merasim düzenlemiştir. O sırada Kâşgar’a bulunan İngiliz elçilik yetkilileri de merasime katılmıştır. Yakup Bey topraklarında hutbenin AbdülazizHan adına okunmasını, altun ve gümüş paraların onun adına basılmasını emretmiştir. Yakup Bey teşekkürlerini bildirmek üzere, 7 Nisan 1875 tarihinde İstanbul’a bir mektup göndermiştir. Mektubunda, ülkesinde “Devlet-i Aliyye’nin” sancağını açtıklarını, hutbeyi halife adına okutup, sikkeleri Abdülaziz adına bastırdıklarını” belirtmiştir. Abdülaziz Han’ın tahtan indirilmesi sonrası Yakup Han yeni padişaha biat için İstanbul’a elçi göndermiştir. Bu sırada Abdülaziz’den sonra tahta çıkan V. Murad tahttan indirilmiştir. Biat yeni sultan II. Abdülhamid’e yapılmıştır.

Kaşgar Emirliği’nin Yıkılması

Yakup Bey’in önündeki en büyük engel Doğu Türkistan üzerindeki hakimiyet iddiasında ısrar eden ÇingHanedanı olmuştur. Ruslar, İngilizler ve Osmanlı Devleti ili kurulan olumlu ilişkilere rağmen, en büyük tehdit oluşturan Çing Hanedanı ile ilişki kurulmamıştır. Çin, Doğu Türkistan’ın tekrar ele geçirilmesi için hazırlıklar yapmıştır. Mayıs 1875’te, Çing Hanedanı tam yetkili veziri (钦差大臣 qīnchāi dàchén) Tso Tsung-t’ang (左宗棠 Zuǒ Zōngtáng) komutasındaki bir orduyu Doğu Türkistan’a göndermiştir. Çin ordusunun yardımına bu dönemde Osmanlı Devleti’ne karşı bir savaşa hazırlanan Çarlık Rusyası koşmuştur. Bu sırada ilginç başka bir olay daha yaşanmış, General Tso’nun bir kısım ihtiyaçları Pekin’deki İngiliz bankalarından aldıkları kredilerle karşılanmıştır. Tso’un komutanlığındaki Çing Hanedanı ordusu Doğu Türkistan’a karşı harekete geçtiği tarihlerde “93 Harbi” olarak da bilinen Osmanlı-Rus Savaşı patlak vermiş ve Osmanlı Devleti’nin dikkati bu bölgeden uzaklaşmıştır. Mayıs 1877 yılında Yakup Han’ın ani ölümü üzerine oğulları ver komutanları arasında anlaşmazlık çıkmıştır. Yakup Han’ın ölümünden sonra, Emirliğin başına Osmanlı Devleti tarafından tasdik edilen Bey Kulu Han gelmiştir. Fakat Yakub Han’ın diğer oğulları Hak Kulu Bey ile Hakim Han ve Hotenvalisi Niyazi Hakim, meşruiyeti Osmanlı tarafından tanınan Bey Kulu Han’a isyan etmişlerdir. ÇingHanedanı ordusu bu karışıklığı iyi değerlendirerek Kaşgar Hanlığı’nı yıkmış ve Doğu Türkistan’ın tamamını işgal etmiştir. Askeri gücü ve nüfuzunu kaybeden Bey Kulu Han 1878’de Kaşgar’ın işgaline engel olamamıştır.

İşgalden sonra Seyyid Yakup Han, KaşgardanÇinlilerin çıkarılması için Sultan II. Abdülhamid’e başvurmuştur. Ancak, Osmanlı-Rus Savaşı’nın oluşturduğu şartlarda Osmanlı Devleti bu talebe olumlu cevap verememiştir. 1879 yılında ise eski Kaşgar sefiri Yakub Han, Sultan’a bir dilekçe sunmuştur. Dilekçede bölgenin iktisadî, siyasî, beşerî özellikleri anlatılmıştır. Kaşgar’ın memâlik-i mahrûsa dâhilinde olduğu sıklıkla vurgulanarak Osmanlı Devleti’nin Doğu Türkistan meselesiyle ilgilenmesi gerektiği belirtilmiştir. 1881 yılında Rusya’dan İstanbul’a geçen Bey Kulu Han, Padişahın isteği üzerine Kaşgar’la ilgili bir layiha kaleme almıştır. Bu layihada Çinliler’in bölgede yaptığı katliamları, Ruslar’ın kendisini nasıl kandırmaya çalıştıklarını anlatmıştır. Sultan II. Abdülhamid’e tâbiiyetini sıklıkla vurgulayan Bey Kulu, memleketine dönmek istediğini bildirmiştir. Bey Kulu Han, Doğu Türkistan’da tekrar mücadeleye girmek istediyse de başarılı olamamıştır.

Sonuç

Hokand Hanlığı’nın bir komutanı olan Yakup Bey, Doğu Türkitan’da Çing Hanedanı’nın hükümranlığına karşı ayaklanan ve bağımsızlık ilan eden yerel hükümdarları Kaşgar Emirliği altında birleştirmiştir. Doğu Türkistan’nın neredeyse tamamını Mançu İmparatorluğu’nun işgalinden kurtarmıştır. Bu devlet, dönemin büyük imparatorlukları Rusya, İngiltere ve Osmanlı tarafından tanınmıştır. Yakup Bey, bu devletlerle diplomatik ve ticari ilişkiler kurmuş ve antlaşmalar imzalamıştır. Ancak, Osmanlı-Rusya Savaşı ve Rusya’nın bağımsız bir Müslüman Türk devleti yerine, Çing Hanedanı’ın tercih etmesi bu devletin kısa süre içinde yıkılmasına sebep olmuştur. Yakup Bey’in, Doğu Türkistan’da merkezi bir devlet kurması her ne kadar önemli bir gelişme olarak görülse de, yerel yönetimlerin tamamının yok edilmesi ve ölümünden sonra ortaya çıkan iktidar kavgaları, Çing Hanedanı’ın Doğu Türkistan’ı tekrar işgal etmesini kolaylaştırmıştır. 

Kaynakça

“新疆的发展于进步”,中央政府门户网站,2009-09-21, http://www.gov.cn/zhengce/2009-09/21/content_2615772.htm

1998، ئەنقەرە، شەرقىي تۈركىستان تارىخى، مۇھەممەد ئەمىن، بۇغرا

2010، ئۈرۈمچى، شىنجاڭ خەلق نەشرىياتى، داغ، ئەبەيدۇللاھ، ئىبراھىم

ADIBELLİ, Barış, Doğu Türkistan, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008.

BARTHOLD, Wilhelm, “Çağatay”, MEB İslam Ansiklopedisi (İ.A.), C. 3, İstanbul, 1963.

BAYKARA, Tuncer, “Türklüğün En Eski Zamanları”, Yeni Türkiye Türk Dünyası Özel Sayısı, C. 1., Ankara, 2013, s. 269-270.

BOULGER, D.C., The Life of Yakoob BegAthalikGhaziAnd BadauletAmeer of Kashgar,Wm. H. Allen& Co; Reprint edition,  Londra, 1878.

DAĞCI, Kenan; KESKİN, Mustafa, “Doğu Türkistan ve İlk Sakinleri”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkistan World Studies, XII/1(Yaz 2020), s.. 12-15.

DEMİRAĞ, Yelda, “1755-1949 Yılları Arasında Doğu Türkistan”. Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2014, Sayı:3, s. 234-236.

Doğu Türkistan, (Erişim Tarihi: 19 Mayıs 2020), https://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fu_T%C3%BCrkistan

GENCAL, Bahattin, “XIX. Yüzyıl Doğu Türkistan Tarihi Hakkında Yazılmış Olan Birinci Elden Kaynaklar”, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 8, 2013, 2. 34-35.

GÖMEÇ, Sadettin, “Osmanlı Devleti’nin Türkistan ve Doğu Politikası”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı: 31, s. 6-7.

GÖMEÇ, Sadettin, Doğu Türkistan’da Yakup Han Dönemi ve Osmanlı Devleti ile ilişkileri, Ankara Üniversitesi, Ankara, 1999.

GÖNDER, Çağatay “Kaşgar Emirliği’nin Osmanlı Devleti’ne Tabiiyeti”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Cilt: 15, Sayı 30, 2016. s. 1-30.

GÜLSOY, Cevat R., “Türkistan”, Türk Ansiklopedisi, C. 32, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1983.

HALAÇOĞLU, Yusuf, “Binbaşı İsmail Hakkı Bey’in Kaşgar’a Dair Eseri”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 13, s. 529-531.

HALİDİ, Kurbanali, Tevarih-i Hamse-i Şarkî (ŞıgıstınBes Elinin Tarihı), Kazakçaya Çevirenler: B. Tötenayev– A. Joldasov, Ata Mura, Almatı, 1992.

HAYİT, Baymırza, Türkistan Devletlerinin MilliMücadele Tarihi, TTK Basımevi, Ankara, 1995.

HAYIT, Baymırza, Türkistan Rusya Çin Arasında, Ankara, 1975.

İNAYET, Alimcan, “Bir Medeniyet Havzası Olarak Doğu Türkistan”, Hür Doğu Türkistan Sempozyumu, İHH İnsanı Yardım Vakfı, İstanbul, 2010.

KARPAT, Kemal, İslam’ın Siyasallaşması Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Kimlik, Devlet, İnanç ve Cemaatin Yeniden Yapılandırılması, (Çev. Şiar Yalçın), İstanbul, Timaş Yayınları, 2013

KOLTUK, Nuran, Osmanlı Belgelerinde Doğu Türkistan, TDBB, İstanbul, 2016.

KUL, Ömer, “Büyük Oyun: Doğu Türkistan’ın Stratejik Önemi”, (Erişim Tarihi: 9 Mayıs 2020), https://www.ogunhaber.com/yazarlar/doc-dr-omer-kul/buyuk-oyun-dogu-turkistan-in-stratejik-onemi-10811m.html

KURAT, Akdes Nimet, Rusya Tarihi – Başlangıçtan 1917’ye Kadar, (6.Baskı), TTK Yayınları, Ankara, 2014.

ÖZCAN, Arif Behiç, Batılılaşma Döneminde Osmanlı Devleti’nin Doğu Politikaları, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Konya, 2011.

ŞAHİN, Enis, “Doğu Türkistan”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 3, Erzurum, 1995, s. 104-105.

SARAY, Mehmet, Rusların Orta Asya’yı Ele Geçirmeleri, Çev. Erkut Gökten, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Basın İşliği, Ankara, 1984.

TAŞAĞIL, Ahmet, Talas Savaşı, DİA, 39, (2010).

TOGAN, Zeki Veledi, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul, 1981.

TOKUDA, Hisaji, Uygur-Çin Ticari İlişkilerinin Gelişimi (8 ve 9. Yüzyıllarda), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara, 2010.

TOPAL, Kadriye, 19. yüzyılda İngiltere’nin Türkistan Siyaseti, Yüksek Lisans Tezi, (Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enistitüsü, Tarih Anabilim Dalı) Ankara, 2014.

TÜRKOZ, Ahmet, Doğu Türkistan’da İnsan Hakları, Doğu Kütüphanesi Yay., İstanbul, 2010.

ULUS, Taner, Doğu Türkistan’da Yakup BegHâkimiyeti: Dış İlişkiler, Ordu Ve Askeri Yenilikler, Asya Araştırmaları Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt. 2, Sayı. 1, 2018, s. 68-87.

YILDIRIM, Kürşat, “Doğu Türkistan ve İlk Sakinleri”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkistan World Studies, XII/1(Yaz 2020), 422-423.

YÜCEL, Levent, Türkistan Üzerinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu ile Rekabeti, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dali Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2008.

孙力舟:一战前后的奥斯曼帝国与中国新疆, (Erişim Tarihi: 25 Mayıs 2020), https://www.guancha.cn/sunlizhou/2014_03_19_215234.shtml?web

左宗棠收复新疆:新疆各族人民团结对外的结果, (Erişim Tarihi: 15 Mayıs 2020), 凤凰网历史综合, http://news.ifeng.com/history/special/xinjiang/200907/0707_7240_1238737.shtml  

阿古柏, (Erişim Tarihi: 9 Mayıs 2020), https://baike.baidu.com/item/%E9%98%BF%E5%8F%A4%E6%9F%8F

Osmanlı Arşive Belgeleri

BOA, Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi Evrakları, 454/34.

BOA. İ. DH, 701/49054, 28 Ra. [12] 92[4 Mayıs 1875].

BOA. İ. HR, 233/13785, 29 Cad. [12]/[17 Eylül 1868].

BOA., A, MKT. MHM, 461/62, Ağustos 1289/18 Cemaziyelahir 1290/ [13 Ağustos 1873].

BOA., İ. HR., 264/15817.

BOA., Y., EE., 9/4. 

BOA., Y., EE., 92/28.

BOA.HR. TO, 518/42, 24 Ra. [12] 94/[18 Nisan 1877].

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *